Öfkenin olumsuz bir duygu olarak nitelendirilmesi; tehlikelere karşı uyarıcı, bireyin kendisini korumasını sağlayan yararlı yönünü göz ardı etmektedir. Bireylerden beklenen hiç öfkelenmemeleri değil, öfkelerini kontrol edebilmeleri, bunları saldırgan davranışlara dönüştürmeyip, uygun şekilde ifade edebilmeleridir. Öfke de diğer tüm duygular gibi insana özgü yaşamımızda olan hissettiğimiz ve hissetmemiz gereken duygulardır. Ancak, öfkenin yararlı olabilmesi için inkâr edilmemesi, bastırılmaması, kabul edilmesi ve kontrollü bir şekilde ifade edilmesi gereklidir.
Engellenme, zarara uğratılma, haksızlığa uğrama ya da tüm bunların olduğunu zannetme öfkeye yol açan sebeplerdendir. Bebeğin elinden biberonun alınması, çocuğun parktan ayrılması, ergen bireyin düşüncelerinin anlaşılmaması, bir yetişkinin işyerinde haksızlığa uğraması gibi pek çok örnek öfkenin her yaşta bizimle var olan bir duygu olduğunu göstermektedir. Kişi kaç yaşında olursa olsun öfkesini nasıl yöneteceğini bilemeyip, bu becerilerini geliştirememiş olabilir. Ancak bu becerilerin geliştirilmesi kişinin öfke duygusunu kontrol etmesi ve sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilmesi için gereklidir. Sobece’nin de odaklandığı konulardan biri saldırgan davranışlar ve dürtüleri kontrol etmedir.
Kendi ve diğerlerinin duyguların farkında olmamak, duygularını ifade edememek, diğerlerinin duygularına uygun tepkileri verememek ya da verdiğini gösterememek, empati yapamamak bireyin duygulara yönelik becerilerinde zayıf olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenlerle kişi öfkelendiğinde öfkesini tanıyamama, farkına varamama ve uygun şekilde ifade edememe sorunu yaşayabilir. Bunların yanı sıra birey öfkesinin farkında olduğu halde nasıl ifade edeceğini bilemeyebilir. Uygun şekilde öfkesini ifade edemeyen çocuk ya da yetişkin öfke patlamaları yaşayabilir; saldırganlık, kendine ya da etrafa zarar verme davranışları sergileyebilir. Bu davranışlar özellikle çocukların sosyal yaşamlarında okuldan atılma, arkadaş ortamlarında dışlanma, yaralama / yaralanma, riskli davranışlarda bulunma sonuçlarını doğurabilir. Çocuklukta gerekli becerileri edinememek özellikle ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde de problemler ortaya çıkarabilir. Özellikle ergenlik dönemine girmeden ya da ergenlik döneminin başında saldırganlığı önleme çalışmaları bireylerin hem sağlıklı gelişimlerine katkıda bulunabilmekte hem de sorunlarla daha kolay başa çıkabilmelerini sağlayabilmektedir. Yapılan çalışmalar, başarılı ve sağlıklı bir kişilik oluşturmada ve böylece daha nitelikli ve huzurlu bir toplumun ortaya çıkmasında sosyal beceri eğitiminin katkısının olduğunu (Gültekin, 2008); öfkenin ifade ve kontrol edilmesinde kişilerin iletişim becerilerini arttırdığını göstermektedir (Keçialan, 2017). Yapılan çalışmalar, özel eğitim desteği alan çocuklarda da sosyal beceri eğitiminin etkili olduğunu göstermektedir (Avcıoğlu, 2012).
Sosyal beceriler ve öfke yönetimi çocuklar ve ergenler için gelişim aşamasında mutlaka edinilmesi gereken becerilerdir. Ancak özellikle öfkenin kontrol edilmesinin zor olduğu ve saldırganlığın ortaya çıktığı durumlar da bulunmaktadır: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, otizm, davranım bozukluğu, duygudurum bozukluğu, konuşma bozukluğu, madde kötüye kullanımı gibi durumlarda öfke yönetimi daha zor olabilmektedir. SOBECE’nin geliştirdiği egzersizler, oyunlar, görsel yazılı durum kartları çocuk ve ergenlerin öfke yönetimini eğlenceli, uygulamalı ve yaşantısal olarak edinmesini sağlamaktadır.
Sobece (Sosyal Beceri Eğitimi) desteği alan çocuklar öfke duygusuna yönelik, öfkeyi tanımayı, kendi ve diğerleri öfkelendiğinde farkına varmayı, öfkesini kontrol edebilmeyi ve diğer bireylerle empati kurabilmeyi öğrenirler. Ek olarak, saldırgan davranış ve dürtüleriyle başa çıkabilmek için, kızgınlığı kontrol edebilme, kavgadan uzak kalma, kendini koruma, kendini sakinleştirebilme, alay edilmeyle başa çıkma, engellendiğinde anlayış gösterme ve isteklerini erteleme üzerinde çalışırlar. Sobece, tüm bu becerileri geliştirmeye yönelik pek çok eğlenceli oyun, drama, etkinlik içermektedir.